Yanıklara yoğurt sürmek iyi mi ?

Ceren

New member
Yanıklara Yoğurt Sürmek: Bir Yaz Akşamından Kalan Hikâye

Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlerle sıradan bir yaz akşamında başlayıp, beklenmedik bir “yanık” tecrübesine dönüşen bir hikâyemi paylaşmak istiyorum. Belki de hepinizin bir şekilde şahit olduğu o klasik sahneyi bilirsiniz: mangal başında erkekler, mutfakta hazırlık yapan kadınlar, kahkahalar, çocukların neşesi... Derken bir anda, “Aman dikkat et!” diye yükselen bir ses, ardından bir “ah!” nidası... İşte o anda, tüm eğlence susar, herkes aynı şeye odaklanır: yanık.

Alevle Dans Eden Akşam

O gün, yıllardır dostum olan Emre’nin yazlık evindeydik. Emre tam bir çözüm odaklı adamdı; olayları soğukkanlılıkla analiz eder, her duruma stratejik yaklaşırdı. Hani şu “Bir şey olmaz ya, hallederiz!” diyen tiplerden...

Eşi Selin ise tam tersiydi; empatiyle, duygularla hareket eden, herkesin acısını kendinde hisseden bir kadındı. Aralarındaki bu fark, onları yıllardır birbirine bağlayan görünmez bir denge gibiydi.

Mangalın başında Emre vardı. Közler iyice harlanmış, etlerin kokusu tüm bahçeye yayılmıştı. Ben salata malzemelerini doğrarken bir anda bir patırtı koptu. Emre elini ateşin üzerine uzatırken yağ sıçramış, elinin üst kısmı kızarmıştı. Bir anlık sessizlikten sonra Selin’in sesi yankılandı:

“Emree! Elin yandı, hemen içeri gel!”

Kadınların Yoğurt Seferi

Selin, panik içinde mutfağa koştu. Dolabı açtı, eline bir kase yoğurt aldı ve Emre’nin yanık yerine sürmeye çalıştı. “Yoğurt iyidir, serinletir,” dedi içgüdüsel bir güvenle.

Emre ise dişlerini sıkarak, “Bırak ya, yoğurtla mı geçecek bu? Soğuk su tutmak gerek,” diyordu.

Ama Selin dinlemedi; çünkü o an onun için önemli olan sadece acı çeken sevdiğini rahatlatmaktı.

Ben ise aralarında kalakaldım, bir yandan “Tıbben doğru olan soğuk sudur,” diye düşündüm, diğer yandan Selin’in çaresiz telaşında bir annenin, bir eşin içtenliğini gördüm.

Erkek Mantığı vs. Kadın Kalbi

O an iki dünya çarpışıyordu.

Emre, çözüm odaklı zihniyle durumu analiz ediyor, olasılıkları hesaplıyordu. “Yanıkta önemli olan doku hasarını sınırlamak, yoğurt sadece geçici ferahlık verir ama derinin nefes almasını engeller,” diyordu.

Selin ise başka bir düzlemdeydi. “Ama senin canın yanıyor, soğuk yoğurt iyi gelir,” diye direniyordu.

Bu tartışma sadece bir yanık üzerine değildi aslında; erkeklerin mantıkla, kadınların duyguyla dünyayı algılayışının küçük bir yansımasıydı.

Sonunda Emre elini musluğun altına tuttu, ama yoğurt hâlâ parmaklarının arasında geziniyordu. Soğuk suyun altında birkaç dakika geçirdikten sonra biraz rahatladı. Sessizlik çöktü. Sadece suyun sesi duyuluyordu.

Bilim Ne Diyor, Kalp Ne Hissediyor?

Sonradan araştırdım, gerçekten de yoğurt sürmek tıbben önerilmiyormuş.

Yanığın üzerine yoğurt sürmek, ilk anda serinlik verse de aslında cildi kaplayarak ısının dışarı çıkmasını engelliyor, enfeksiyon riskini artırabiliyormuş. Uzmanlar hep aynı şeyi söylüyor:

İlk yapılması gereken şey, yanık bölgesini en az 10 dakika soğuk su altında tutmak.

Sonrasında, mümkünse steril bir bezle kapatmak, gerekiyorsa doktora gitmek.

Ama o anın içinde, bilim ikinci plandaydı. Çünkü Selin’in elindeki yoğurt, bir “merhem”den çok, bir sevgi tepkisiydi.

Belki de bazen insanlar çözüm aramaz, sadece yanında olunduğunu hissetmek ister.

Yoğurt sürmek, yanlış bir tıbbi uygulama olabilir; ama o jestin ardındaki duygusal niyet, insan olmanın sıcak tarafını temsil eder.

O Akşamın Sessiz Dersi

Emre’nin yanığı hafifti, bir-iki gün sonra geçti. Ama o akşamdan bana kalan şey, yanığın değil, insanların birbirine nasıl yaklaştığıydı.

Emre’nin “rasyonel” duruşu ile Selin’in “koruyucu” sevgisi arasındaki o küçük çatışma, bana ilişkilerin özünü hatırlattı:

Bir taraf çözüm, diğer taraf şefkat getirir; ve ikisi birleştiğinde, hayatın küçük kazaları bile birer hikâyeye dönüşür.

Gece ilerlediğinde, hepimiz bahçede tekrar bir araya geldik. Emre gülümseyerek, “Bak, yoğurt da işe yaradı galiba,” dedi. Selin hafifçe gözlerini devirdi, “Benim sevgimle karıştı o yoğurt, ondan geçti,” diye cevap verdi.

Hepimiz güldük. O anın sıcaklığı, alevlerin ısısından daha gerçekti.

Forumdaşlara Sözüm

Bu hikâyeyi yazmamın nedeni sadece “yanıklara yoğurt sürülür mü?” sorusuna cevap vermek değil.

Evet, tıbben yoğurt sürmek doğru değil.

Ama insanlık, bazen bilimin ötesinde reflekslerle hareket eder.

Sevgiyle panikleyen bir annenin, endişeyle yoğurt süren bir eşin davranışı yanlıştır belki ama “yanlışın içindeki iyi niyet” hiçbir zaman unutulmamalı.

Belki siz de böyle bir an yaşadınız; belki anneniz, nineniz, sevgiliniz sizin yanığınıza yoğurt sürdü, belki siz birine sürdünüz.

O anı hatırlayın: Acıdan çok, o dokunuşun sıcaklığını hissetmişsinizdir, değil mi?

Söz Sizde

Benim hikâyem bu kadar, sevgili forumdaşlar.

Siz ne düşünüyorsunuz?

Sizce yanıklara yoğurt sürmek tamamen bir “mit” mi, yoksa içinde biraz “şefkat bilimi” de var mı?

Benim gibi bu dengeyi yaşayan, “doğru ile iyi niyet” arasında kalmış olanınız var mı?

Yorumlarınızı bekliyorum; çünkü bazen bir hikâyeyi tamamlayan şey, diğerlerinin sesidir.