Devletçilik ne zaman CHP'nin parti programında yer aldı ?

Kerem

New member
Devletçilik Ne Zaman CHP’nin Parti Programında Yer Aldı?

Giriş: Devletçilikle İlk Tanışmamız

Hadi gelin, biraz tarih kokulu bir yolculuğa çıkalım! Devletçilik deyince aklınıza ne gelir? Kim bilir belki de eski siyaset kitaplarında okuduğunuz bir kavram, belki de CHP’nin yıllarca dillendirdiği bir ekonomi anlayışı. Ama şu var ki, devletçilik; Türkiye’nin siyasi tarihine damgasını vurmuş ve sıkça tartışılmış bir konu. CHP’nin programına ilk kez ne zaman girdiğini merak ediyor musunuz? İşte, CHP’nin devletçilikle tanışmasının tarihsel yolculuğunu, biraz eğlenceli bir şekilde incelemeye başlıyoruz.

Devletçilik ve Cumhuriyet Halk Partisi: İlk Adımlar

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, 1923’te kurulan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bir yandan toplumu çağdaşlaştırma ve modernleştirme amacını güderken, diğer yandan ekonomiyi devlet eliyle yönetme fikrini benimsemişti. Atatürk’ün liderliğinde, devletin ekonomiyi yönlendireceği bir anlayış şekillenmeye başladı. Burada dikkat edilmesi gereken şey, devletçiliğin Türkiye’nin ekonomik altyapısının henüz gelişmediği bir dönemde, ekonomik kalkınmayı hızlandırmanın bir yolu olarak benimsenmesiydi.

Ancak CHP’nin parti programına devletçiliğin girmesi, sadece bir “karar”dan çok daha fazlasını ifade ediyordu. 1931’deki 3. Kurultay’da, CHP’nin resmi programına devletçilik ilk kez açıkça eklendi. Bu, sadece bir ekonomi politikası değil, aynı zamanda toplumun yapısını şekillendiren önemli bir dönüm noktasıydı.

Erkekler için işin stratejik tarafına bakacak olursak, 1930'larda dünya hızla değişiyor, kapitalizmin etkisi artarken Türkiye'nin de bu yeni sisteme nasıl ayak uyduracağı sorgulanıyordu. Devletçilik, ekonomik kalkınmayı sağlamanın bir yolu olarak önemli bir strateji haline geldi. Hem toplumsal yapının hem de ekonomik altyapının yeniden inşa edilmesi gerekiyordu.

Devletçilik ve Kadınların Perspektifi: Toplumun Köklerine Yönelik Bir Yatırım

Kadınlar açısından devletçilik daha çok toplumsal refah, eşitlik ve adaletle bağlantılıydı. Toplumun her kesimine hizmet veren devletçilik anlayışı, kadınlar için sosyal devletin inşasında önemli bir rol oynadı. Yalnızca ekonomi değil, halk sağlığı, eğitim ve sosyal güvenlik gibi alanlarda da devletin daha fazla sorumluluk alması gerektiği düşüncesi, toplumun en savunmasız kesimlerini koruma amacı güdüyordu.

Devletçiliğin sadece fabrikalar kurmak, iş gücü oluşturmak değil, aynı zamanda her bireyi eşit şekilde kalkındırmak olduğuna dair güçlü bir inanç vardı. Kadınlar için, devletin toplumsal alanlarda da etkin olmasının gerekliliği, çoğu zaman kişisel ilişkiler ve empati temelli düşüncelerle şekillenen bir perspektife dayanıyordu. Çünkü devletçilik, sadece bir ekonomik kavram değil, insanların yaşamlarını iyileştirme ve onları daha iyi bir geleceğe taşıma gayesiydi.

İkinci Dünya Savaşı ve Devletçilik Anlayışındaki Değişimler

1940'larda devletçilik uygulamaları, biraz daha pragmatik bir hal aldı. İkinci Dünya Savaşı’ndan etkilenen dünya ekonomisi, devletin rolünün daha da önem kazanmasına yol açtı. CHP'nin parti programındaki devletçilik, savaşın etkileriyle birlikte, devletin ekonomiyi yönlendiren bir aktör olmasının gerekliliğini daha fazla hissettirdi.

Bu dönemde, erkekler için çözüm odaklı bakış açısı, savaş sonrası ekonomik iyileşme için devletin devreye girmesinin kaçınılmaz olduğuna işaret ediyordu. Türkiye'nin o dönemdeki en büyük sorunu, altyapı eksiklikleri ve sanayileşme sorundu. Bu nedenle, devletin bu sorunları çözmek için adımlar atması gerekiyordu.

Devletçilik ve 1980’ler: Ne Oldu Da Değişti?

Bir noktada, devletçilik anlayışının eleştirildiği ve daha liberal politikaların ortaya çıktığı 1980’ler geldi. 1980’lerin ortalarına doğru, Türkiye ekonomisi dışa açılma, özelleştirme ve serbest piyasa anlayışına yöneldi. Devletçilik, yerini serbest piyasa ekonomisine bırakarak daha neoliberal bir yaklaşıma evrildi.

Kadınların sosyal etkiler üzerinden yaklaşımlarına gelirsek, bu değişim, halkın yaşam kalitesini daha fazla doğrudan etkileyen bir dönüşüm oldu. Özel sektörün yükselişi, devletin sosyal hizmetlerden sorumlu olma rolünü zayıflatırken, kadınlar için toplumsal eşitsizliklerin artması gibi olumsuz etkiler yarattı. Sosyal hizmetler ve devlet yardımlarının kısıtlanması, en çok dar gelirli kesimleri etkiledi. Bu da sosyal güvenlik sisteminin zayıflamasına yol açtı.

Sonuç: Devletçilik, Hepimizin Hayatında Bir Yeri Olan Bir Kavram

Sonuç olarak, CHP’nin parti programına devletçiliğin eklenmesi, Türkiye’nin ekonomik gelişme sürecinde önemli bir kilometre taşıydı. Hem stratejik bir yaklaşım olarak hem de toplumsal eşitliği sağlamaya yönelik bir adım olarak, devletçilik Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir yer tuttu. Ancak zamanla değişen koşullar, bu anlayışın nasıl şekilleneceğini de etkiledi.

Burada sorulması gereken sorulardan biri, “Devletçilik gerçekten geçmişteki gibi etkili olabilir mi, yoksa ekonomik yapımızın değişmesiyle farklı bir yol mu izlenmeli?” Fikirlerinizi bizimle paylaşarak, devletçiliğin geleceği hakkında daha derin bir tartışma başlatabilirsiniz.