Melis
New member
Egoist Ne Demek Freud? Bir Hikâye Üzerinden Anlamak
Forumdaşlar, son zamanlarda bir düşünceye takıldım ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir konuyu tartışırken çoğu zaman herkesin farklı bakış açılarıyla yaklaşması ilginç oluyor. Bu yazıda da size bir hikâye anlatacağım. Ve bu hikâye üzerinden Freud'un egoist kavramını, kadınların ve erkeklerin farklı bakış açılarıyla nasıl algıladığını konuşmak istiyorum.
Hikâyemizde iki karakterimiz var: Selin ve Mert. İkisi de tanıdık, iki farklı dünyadan gelmiş insan. Her ikisi de birbirini seviyor ama bazen birbirleriyle iletişimde zorlanıyorlar. Ve bu hikâyede, Freud’un egoist kavramının bir şekilde her iki karakterin davranışlarına nasıl yansıdığını keşfedeceğiz.
---
Selin ve Mert’in Yolu: Bir Yıldızın Arkasında
Selin, gece gökyüzüne bakıp yıldızları saymayı severdi. Her bir yıldız ona, hayatta görmek istediği şeylerin simgesi gibi gelirdi. Ama bir sabah, sabah kahvesini içerken Mert ona, “Selin, bu hayallere kapılmayı bırak, gerçekçi ol, neden hep başkalarına ilham vermek istiyorsun? Kendini düşünmelisin,” dedi. Bu cümle, Selin’in kalbini sarsmıştı.
Mert, pratik zekâsıyla tanınan, hedeflere odaklanan bir adamdı. Her şeyin bir çözümü vardı, her sorun bir yol haritasıydı. Ama o an Selin’in içinde, hayatın sadece mantıksal yollarla çözülebileceğine dair bir düşünce doğmuştu. Mert’in bakış açısı, kadınların genellikle ilişkilerde, hislere ve bağlara odaklanan empatik yaklaşımının aksine, tamamen çözüm odaklıydı.
“Ben seni seviyorum, ama bazen fazla karışık düşünüyorsun, bu seni mutsuz ediyor. Düşüncelerini fazla büyük tutma, çözüm bul. İşte ben sana bunu söylüyorum,” demişti Mert.
---
Egoistlik ve Freud’un Kavramı: Hangi Yönüyle Egoistiz?
Freud’a göre, egoistlik sadece "ben merkezci" olmakla ilgili bir şey değildir. Egoizm, kişinin kendisini, başkalarını düşünmekten önce öncelikli hale getirmesidir. Freud’un sözleriyle, "Egoizm, insanın kendisini hayatta tutan bir güçtür, aynı zamanda başkalarının ihtiyaçlarını göz ardı etme temeli olabilir."
Selin, Freud’un egoizm kavramını belki de en derin şekilde yaşıyordu. Onun dünyasında, hayatta kendine bir anlam yaratmaya, başkalarının duygularına değer vermeye çalışmak vardı. Fakat bir yandan da, Mert’in gerçekçi yaklaşımları, onun hayal dünyasındaki yıldızları sanki birer balon gibi patlatıyordu.
Selin bir noktada şunu düşündü: “Eğer ben kendimi sürekli başkaları için feda edersem, bu beni egoist yapar mı?” Ama bu düşünceyi kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı çünkü onun içinde hala diğer insanların düşünceleri vardı. Onun egoizmi, başkalarına duyduğu büyük sorumluluktan kaynaklanıyordu. Freud’un bakış açısından bu, aslında bir çeşit kendini başkalarına adama biçimiydi.
---
Mert’in Düşünceleri: Çözüm ve Egoizmin Kesişimi
Mert’e gelince, egoizm çok farklı bir yerden geliyordu. O, kişisel hedeflerine ulaşmak ve kendi çıkarlarını ön planda tutmak konusunda çok netti. Mert, sıkça şöyle düşünürdü: “Eğer ben önce kendimi düşünmezsem, başkalarına nasıl yardımcı olabilirim ki?” İşte bu noktada, Freud’un egoizmi, başkalarını hiçe sayma ve yalnızca kişisel çıkarları gözetme anlamına geliyordu. Mert’in çözüm odaklı yaklaşımı, aslında kendi egoizminin bir yansımasıydı.
Bir gün Selin ve Mert’in arasında bir tartışma çıktı. Selin, Mert’in duygularını anlamadığını düşündü. "Bana yardım etmiyorsun, sadece çözüm öneriyorsun. Ama ben çözüm değil, empati arıyorum!" dedi. Mert ise, "Ben sana çözüm öneriyorum çünkü seni görmek istemiyorum, üzülmeni istemiyorum. Ama sürekli bu duygusal yoğunlukla boğulursak, ne olur? Başarısız oluruz!" diye karşılık verdi.
Bu iki bakış açısı birbirinden çok farklıydı, değil mi? Ama her iki yaklaşım da aslında egoizmden kaynaklanıyordu. Selin, başkalarının duygularına saygı göstererek kendini buluyor, Mert ise kendi çözüm odaklı yaklaşımıyla dünyayı kontrol etmeye çalışıyordu.
---
Sonunda Kesişen Yollar: Egoistlik Bir İhtiyaç Mıdır?
Selin ve Mert’in hikâyesi, erkeklerin ve kadınların farklı bakış açılarıyla egoizm kavramına nasıl yaklaşabileceklerini gösteriyor. Erkekler, çözüm arayışında, genellikle egoistliklerini daha az sorguluyorlar çünkü odakları bir hedefe varmak. Kadınlar ise daha çok ilişkisel bir perspektife sahip oldukları için egoizmin kendisini başkalarına adama biçiminde görme eğilimindedirler.
Selin’in egoistliği, başkalarının duygularına duyduğu derin empati ve onlara yardım etme isteğinden kaynaklanıyordu. Oysa Mert’in egoizmi, çözüm bulmaya yönelik kişisel odaklanmaktan doğuyordu. İki bakış açısı da kendine özgüydü, ancak sonunda bir noktada birleşebiliyordu: Empati ve çözüm, birbirini dengeleyen güçlerdi.
---
Sevgili forumdaşlar, şimdi bu konuda sizin görüşlerinizi almak istiyorum. Kadınlar ve erkekler arasında egoizm nasıl farklı algılanıyor? Freud’un egoizm kavramı hakkında düşündüklerinizi paylaşmak ister misiniz? Belki de bir yandan kendi ilişkilerinizde benzer dinamikleri yaşıyorsunuzdur. Yorumlarınızı bekliyorum!
Forumdaşlar, son zamanlarda bir düşünceye takıldım ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir konuyu tartışırken çoğu zaman herkesin farklı bakış açılarıyla yaklaşması ilginç oluyor. Bu yazıda da size bir hikâye anlatacağım. Ve bu hikâye üzerinden Freud'un egoist kavramını, kadınların ve erkeklerin farklı bakış açılarıyla nasıl algıladığını konuşmak istiyorum.
Hikâyemizde iki karakterimiz var: Selin ve Mert. İkisi de tanıdık, iki farklı dünyadan gelmiş insan. Her ikisi de birbirini seviyor ama bazen birbirleriyle iletişimde zorlanıyorlar. Ve bu hikâyede, Freud’un egoist kavramının bir şekilde her iki karakterin davranışlarına nasıl yansıdığını keşfedeceğiz.
---
Selin ve Mert’in Yolu: Bir Yıldızın Arkasında
Selin, gece gökyüzüne bakıp yıldızları saymayı severdi. Her bir yıldız ona, hayatta görmek istediği şeylerin simgesi gibi gelirdi. Ama bir sabah, sabah kahvesini içerken Mert ona, “Selin, bu hayallere kapılmayı bırak, gerçekçi ol, neden hep başkalarına ilham vermek istiyorsun? Kendini düşünmelisin,” dedi. Bu cümle, Selin’in kalbini sarsmıştı.
Mert, pratik zekâsıyla tanınan, hedeflere odaklanan bir adamdı. Her şeyin bir çözümü vardı, her sorun bir yol haritasıydı. Ama o an Selin’in içinde, hayatın sadece mantıksal yollarla çözülebileceğine dair bir düşünce doğmuştu. Mert’in bakış açısı, kadınların genellikle ilişkilerde, hislere ve bağlara odaklanan empatik yaklaşımının aksine, tamamen çözüm odaklıydı.
“Ben seni seviyorum, ama bazen fazla karışık düşünüyorsun, bu seni mutsuz ediyor. Düşüncelerini fazla büyük tutma, çözüm bul. İşte ben sana bunu söylüyorum,” demişti Mert.
---
Egoistlik ve Freud’un Kavramı: Hangi Yönüyle Egoistiz?
Freud’a göre, egoistlik sadece "ben merkezci" olmakla ilgili bir şey değildir. Egoizm, kişinin kendisini, başkalarını düşünmekten önce öncelikli hale getirmesidir. Freud’un sözleriyle, "Egoizm, insanın kendisini hayatta tutan bir güçtür, aynı zamanda başkalarının ihtiyaçlarını göz ardı etme temeli olabilir."
Selin, Freud’un egoizm kavramını belki de en derin şekilde yaşıyordu. Onun dünyasında, hayatta kendine bir anlam yaratmaya, başkalarının duygularına değer vermeye çalışmak vardı. Fakat bir yandan da, Mert’in gerçekçi yaklaşımları, onun hayal dünyasındaki yıldızları sanki birer balon gibi patlatıyordu.
Selin bir noktada şunu düşündü: “Eğer ben kendimi sürekli başkaları için feda edersem, bu beni egoist yapar mı?” Ama bu düşünceyi kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı çünkü onun içinde hala diğer insanların düşünceleri vardı. Onun egoizmi, başkalarına duyduğu büyük sorumluluktan kaynaklanıyordu. Freud’un bakış açısından bu, aslında bir çeşit kendini başkalarına adama biçimiydi.
---
Mert’in Düşünceleri: Çözüm ve Egoizmin Kesişimi
Mert’e gelince, egoizm çok farklı bir yerden geliyordu. O, kişisel hedeflerine ulaşmak ve kendi çıkarlarını ön planda tutmak konusunda çok netti. Mert, sıkça şöyle düşünürdü: “Eğer ben önce kendimi düşünmezsem, başkalarına nasıl yardımcı olabilirim ki?” İşte bu noktada, Freud’un egoizmi, başkalarını hiçe sayma ve yalnızca kişisel çıkarları gözetme anlamına geliyordu. Mert’in çözüm odaklı yaklaşımı, aslında kendi egoizminin bir yansımasıydı.
Bir gün Selin ve Mert’in arasında bir tartışma çıktı. Selin, Mert’in duygularını anlamadığını düşündü. "Bana yardım etmiyorsun, sadece çözüm öneriyorsun. Ama ben çözüm değil, empati arıyorum!" dedi. Mert ise, "Ben sana çözüm öneriyorum çünkü seni görmek istemiyorum, üzülmeni istemiyorum. Ama sürekli bu duygusal yoğunlukla boğulursak, ne olur? Başarısız oluruz!" diye karşılık verdi.
Bu iki bakış açısı birbirinden çok farklıydı, değil mi? Ama her iki yaklaşım da aslında egoizmden kaynaklanıyordu. Selin, başkalarının duygularına saygı göstererek kendini buluyor, Mert ise kendi çözüm odaklı yaklaşımıyla dünyayı kontrol etmeye çalışıyordu.
---
Sonunda Kesişen Yollar: Egoistlik Bir İhtiyaç Mıdır?
Selin ve Mert’in hikâyesi, erkeklerin ve kadınların farklı bakış açılarıyla egoizm kavramına nasıl yaklaşabileceklerini gösteriyor. Erkekler, çözüm arayışında, genellikle egoistliklerini daha az sorguluyorlar çünkü odakları bir hedefe varmak. Kadınlar ise daha çok ilişkisel bir perspektife sahip oldukları için egoizmin kendisini başkalarına adama biçiminde görme eğilimindedirler.
Selin’in egoistliği, başkalarının duygularına duyduğu derin empati ve onlara yardım etme isteğinden kaynaklanıyordu. Oysa Mert’in egoizmi, çözüm bulmaya yönelik kişisel odaklanmaktan doğuyordu. İki bakış açısı da kendine özgüydü, ancak sonunda bir noktada birleşebiliyordu: Empati ve çözüm, birbirini dengeleyen güçlerdi.
---
Sevgili forumdaşlar, şimdi bu konuda sizin görüşlerinizi almak istiyorum. Kadınlar ve erkekler arasında egoizm nasıl farklı algılanıyor? Freud’un egoizm kavramı hakkında düşündüklerinizi paylaşmak ister misiniz? Belki de bir yandan kendi ilişkilerinizde benzer dinamikleri yaşıyorsunuzdur. Yorumlarınızı bekliyorum!